Haber

TTB Genel Sekreteri: İnsan yapımı bir felaket

HABER: DİLAN KUTLU / KAMERA: UĞUR DEMİRCİ

Türk Tabipler Birliği (TTB) Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut, Erzincan İliç’te meydana gelen maden faciasına ilişkin, “Bunun doğal afet değil, insan yapımı bir felaket olduğunu söylememiz gerekiyor. Hayatta kalacak. Bizim için birinci öncelik bu. Şirketler için kâr öncelikli ama bizim için öncelik.” “Bu, işçilerimizi sağlıklı bir şekilde kurtarmak anlamına geliyor” dedi.

Türk Tabipleri Birliği, Erzincan’ın İliç ilçesinde maden faciasının yaşandığı bölgede incelemelerde bulundu. TTB Genel Sekreteri Prof., koruyucu güvenlik ekipmanlarıyla alana gitmelerine rağmen alana girişlerine izin verilmediğini belirtti. Dr. Vedat Bulut, faciayla ilgili şunları söyledi:

“BURADA SORUN SADECE SİYANÜR DEĞİL, SÜLFÜRİK ASİTTİR”

“Bunun doğal afet değil insan yapımı bir afet olduğunu söylememiz gerekiyor. 9 personelimizin hayatta kalmasını umuyoruz. Bu bizim için birinci öncelik. Şirketler için kâr öncelikli ama bizim için öncelik personelimizin sağlığına kavuşmasını sağlamaktır.TTB çok uzun zamandır bu madende çalışıyor. İlgili uyarıları yaptı, raporlarını yayınladı.Sadece halk sağlığı değil, personel sağlığı ve işyeri hekimliği şubemiz de çalışmalar yaptı. Yine Halk Sağlığı Şube Başkanımız olan Sivas ve Erzincan Tabip Odamız buradaki vakalara katıldı ve raporlarımızı orada sunduk.Burada mesele sadece siyanür değil sülfürik asittir.Çünkü kaymanın olduğu bölge sülfürik asit gazına yakın. asit havuzu ve işçilerimizin altında sıkışıp kaldığı çamur tipi toprak. Sülfürik asit, akciğerlere ve mukozalara son derece zararlı, tahriş edici bir asittir.

Siyanür ve sülfürik asidin toprağa ve derin sulara sızması nedeniyle Fırat suyunun yağışlara ulaşmama ihtimali yok. Bu durum bölgesel ekosistem sorunu yaratacaktır. İlerleyen süreçte balık kültüründe veya balık üretiminde nasıl bir azalma olduğunu göreceğiz. Burada bu madencilik başladığından bu yana 300 binden başlayan küçükbaş hayvan üretimi 40 bine düştü, bu da halkın beslenme sağlığını ilgilendiriyor.

Yine bu bölge turnaların göç alanıdır. Artık bu göçün gerçekleşmediğini görüyoruz. Bu ekosistemdeki bozulmalar insanlara domino taşları gibi sağlıksızlık olarak geri dönecektir. Bitki florası ve böcek faunasının bozulması, ekosistem etkileri nedeniyle insan sağlığını etkileyecektir.

Fırat diğer ülkeleri de ilgilendiren bir nehir, bu da uluslararası soruna yol açacak. Suriye de bu sudan faydalanıyor. “Eğer siyanür karışır ve bu bölgedeki balıkçılığı ve sulamaya bağlı diğer gıda üretimini etkilerse, bu farklı bir uluslararası halk sağlığı sorunu olacaktır.”

“İçeri alınmamak alıştığımız bir şey ama medeni ve demokratik bir kültür değil”

Bulut, afetin yaşandığı bölgede tehlikeye rağmen maske dahil koruyucu tedbirlerin alınmaması yönündeki soruya ise şöyle yanıt verdi:

“Bölgeye yaklaşmamıza izin vermediler. Denetleyici güvenlik ekipmanlarımızla geldik. En az 500 metre uzaklıktaki bölgeye yaklaşabilseydik, kokunun ne kadar yoğun olduğunu gözlemleme fırsatımız olacaktı. Sülfürik asit vardı ve personelimiz ve çevredeki insanlar nasıl etkilenebilirdi ama ne yazık ki biz, sivil toplum kuruluşları ve meslek kuruluşları bunu yapmak istemedik.” Sahadaki objektif bilimsel gözlemlerinin rapor edilmesini istemiyorlar. Çok yakında halk sağlığı şubemiz ile işçi sağlığı ve işyeri hekimliği şubemiz de burada bir değerlendirme raporu yayınlayacak. Bu raporlarımızda ortaya çıkabilecek sorunları ve yapılması gerekenleri tüm detaylarıyla belirteceğiz.

Aslında güvenlik açısından tehlikeli olan çöküntü alanına çok fazla yaklaşmak istemiyoruz. Ancak en az 500 metre yaklaşıp gözlemlememiz, hatta krize uyum merkezi ve oradaki çalışanlarla konuşmamız çok uygun olur. Mesela sağlık çalışanları kapalı mekanlarda hangi koşullar altında çalışıyor? Bu TTB olarak bizi ilgilendiriyor. “İçeriye alınmamak çok alışık olduğumuz bir şey ama medeni ve demokratik bir kültür değil.”

Bulut, yaralı işçilerin enkaz altından kurtarılması durumunda yakınlarda tam teşekküllü bir hastanenin bulunmadığını şu sözlerle değerlendirdi:

“Hastanelerde bunların eksikliğini görebiliyoruz çünkü burada nefes darlığı büyük sorun olacak, ortopedi ve travmatoloji sorun olacak. İliç küçük bir ilçemiz ve hastanesi yetersiz. Bunlar kaldırıldığında alınacaklar. Bu sadece İliç’in sorunu değil, Sivas ve Erzincan’ın birçok ilçesinde de benzer sorun var.” Birbirimizle karşılaşıyoruz. Erzincan Üniversitesi Hastanesi buraya 1.5 saat, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hastanesi ise 2.5 saat uzaklıkta ama sağ salim kaçmalarını umuyoruz çünkü dediğim gibi oksijensizlik sorununu ve sülfürik asit travmasını da sahada yaşayacaklar. akciğerler. Çalışanlarımızın güvenli bir şekilde kaçmasını canı gönülden istiyoruz. “Biz de öyle bir baskı olduğunu biliyoruz ki, konuşursanız işinizi kaybedersiniz, işe alınamazsınız diye terör ortamı yaratmaya çalışıyorlar. Bunlar doğru davranışlar değil, var. Vatandaşlarımızı işsizlikle korkutmaya gerek yok.”

Kaynak: ANKA / Güncel

habereskipazar.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu